Beşiktaş - Akhisar Belediye

Nihayet Spor Toto Süper Lig başladı ve 3 aylık hasret sona erdi, Süper Lig'in ilk haftasında Akhisar Belediye'yi evimizde 2-1 yendik ve 3 puan alarak kayıpsız başladık. Sezon sonuna kadar sonucun lehimize olduğu maçlar izleyerek kalan 33. hafta sonunda mutlu sona ulaşırız.






Maça Tolga Zengin; Gökhan Gönül, Pepe, Necip Uysal, Caner Erkin; Tolgay Arslan, Oğuzhan Özyakup, Gary Medel; Jeremain Lens, Ryan Babel ve Cyle Larin on biriyle başladık. İlk yarı ile ikinci yarı arasında gece ve gündüz kadar fark olan bir maçı geride bıraktık. Avrupa Ligi elemesinde Lask Linz'e karşı oynanan oyun can sıksa da bu maç biraz daha takıma olan güveni arttırdı ama halen bazı şeyler eksik... Ligin ilk 5 haftası ile son 5 haftasını baz alırsak benim için nasıl kazanıldığının pek bir önemi yok, bir şekilde skorun bizim lehimize olması şart. Kalan 24 haftada ise rakiplere gözdağı verdiğimiz maçlar olarak nitelendiriyorum. Maç maç bakacağız ve 5 haftalık periyodun, ilkini kazasız atlattığımız için mutlu olabiliriz.

Beşiktaş ne oynamaya çalıştı, nasıl oynadı?

Sahaya 4-2-3-1 görünümlü 4-3-3 varyasyonuyla sahaya çıktığımızı belirteyim. Özellikle merkez orta sahanın savunmadan hücuma; hücumdan da savunmaya geçişlerini beğendim. Babel ve Jeremain Lens kanat forvet özelliğini kullanarak zaman zaman forvette Larin'e yardımcı oldular. Çizgiye saplanıp kalmadıkları noktada ise dribbling özelliği bulunan Caner ve Gökhan için koridor açılmış oldu. Bu koridorun sağlanmasıyla birlikte ise hücumda Oğuzhan, Tolgay, Gökhan Gönül, Caner Erkin, Larin, Lens ve Babel ile birlikte toplam 7 oyuncuyla rakip kaleye hücum etmeyi amaçladık. Ve bence amaçladığımız bu düşünceyi sahaya yansıtmayı başardık, bunun en temel nedeni takımın fizik gücünün yüksek olması. Fiziksel oyunun içinde hiç geride kalmamamızın en büyük sebebi ise takımın kamp dönemini sorunsuz geçirmesiydi hiç kuşkusuz. Beşiktaş oyuncu grubu bugün sahada her yere basan, bolca pas yapan ve dikine merkezden gidebilen bir takım hüviyetine tekrardan geri döndü. En azından ilk yarıda bu görüntü vardı...

İkinci yarıda ise ilk yarıdaki görüntüden uzak bir Beşiktaş izledik. Bunun sebeplerinden bir tanesi fiziksel olarak artık 60-65 dakika yüksek tempo oynayabilen Gökhan Gönül'ün kanadına fuleli Elvis Manu'nun gelmesini söyleyebilirim. Golü de bireysel hatadan kalemizde gördükten sonra takımın guard'ı biraz daha düştü. Gary Medel ve Necip Uysal'ın pozisyon değişikliğinden sonra Tolgay Arslan ve Enzo Roco değişikliğini çok doğru buldum. Özellikle Seleznyov'un fiziksel mücadelesiyle Pepe tek başına başa çıkamıyordu ve Enzo orayı rahatlattı. Necip'in yaptığı hatanın etkisinde kalmasından dolayı onu orta saha çekmek ise takıma nefes aldırdı...

Ortalama Pozisyonlar ve İstatistikler


Yukarıda yazdığım gibi rakip sahaya 7 kişiyle konumlanmış bir Beşiktaş takımı görüyoruz. Babel ve Lens'in içeriye kat etmelerinden ötürü, Caner ve Gökhan'a sağlanan özgürlüğün meyvesi ilk yarıda bulduğumuz pozisyonlardı. Lask Linz maçından sonra yazdığım yazıda Larin'in kaleden epey geride oynadığını belirtmiştim, burada biraz daha önde olmasına rağmen bence yeterli değil. Takım boyunun kısa olması ve oyuncuların birbirine yakın olması paslarımızı olumlu kullanmamızı sağlıyor. Maç içerisinde 506 pas (%80 isabetli) ise bunun ne derece yüksek olduğunu gösteriyor. Özellikle Gary Medel'in yaptığı 61 pas içerisinde %95.1 isabete ulaşması oyunumuzun merkezden kopmaması adına değerli bir istatistik. Özellikle Beşiktaş takımının geçen seneden en büyük farkı oyuncuların daha fazla şut opsiyonunu kullanmasıydı, toplam 25 şutumuz var. Buradaki en büyük problemlerden bir tanesi ise isabet yüzdemizin düşük olması, sadece 3 topun kaleyi bulduğunu söyleyeyim. Hücuma iyi yerleşen, alanını iyi kullanan ve Oğuzhan Özyakup önderliğinde de takımın pas istasyonlarını doğru kurması maçı kazanmamızı sağladı.

İlerleyen haftalarda Roco veya Vida'nın, Necip'in yerine koyduğumuzu; Tolgay Arslan yerine 10 numaraya bir oyuncu eklediğimizi düşünecek olursak Beşiktaş takımının her iki yarıda da daha dengeli oynayacağını söyleyebiliriz.

Problemli detaylar

- Cyle Larin'in iyi niyetine ve oynadığı oyuna saygım var, kendini geliştirebileceğini ve iyi yerlere de geleceğini düşünüyorum ancak sezon içerisinde üzerine yük binecek ve bu yükü atlatması için bir forvet transferine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Tabi ki bu Negredo ve Vagner Love'ın gidişiyle olacak bir detay.
- Beşiktaş takımının hali hazırda bir 10 numarasının olmadığını görüyoruz, ilerleyen haftalarda herhangi bir olumsuz durumda Oğuzhan veya Tolgay'ın bu bölgede tek kalması bize problem yaşatacaktır. Oğuzhan, Medel ve önlerine hem çevresini oyunu dahil edecek hem de merkez orta saha ile pas bağlantısı kurabilecek bir oyuncuya ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
- Gökhan Gönül'ün bugünkü performansı bence ortalamanın bir tık üstündeydi. Ama gerek yaşının vermiş olduğu fiziksel düşüş gerekse sezon içerisinde yaşadığı sakatlıkları göz önünde bulundurduğumuzda Beşiktaş'ın, Gökhan Gönül'den daha iyi bir sağ bek transferini ihtiyacı olduğu görülüyor.
- Kaleci transferi bence zaruri ihtiyaçlarımızdan bir tanesi, kaptan Tolga Zengin'in bu takım için verebileceği çok şey olduğuna inanıyorum ama ona güven noktasında problem yaşıyorum. Beşiktaş takımının ilerleyen haftalarda bir kaleci transferi yapması gerekmekte.

Tabii bunları mevcut döviz kurundan bağımsız olarak yazdım, döviz kurunun ve Beşiktaş'ın mali yapısını göz önüne aldığımız zaman bu saydığım 4 mevkiye de transfer yapılması elbette güç. Negredo, Vagner Love, Vida, Mustafa Pektemek'ten oluşacak tasarruf ile bu transferlerin yapılma ihtimali biraz daha artıyor...

Son Söz

Kazasız, belasız, sakatlıksız bir sezon yaşamamız ve sonunda motorları maviliklere süreceğimiz bir sona ulaşmak dileğiyle. Haydi Kartal, engelleri birlikte aşalım!




Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.